yakın - Vikisözlük
- Eski Türkçe yak (yak), yağu (yağu).
yakın (belirtme hâli yakını, çoğulu yakınlar)
- (tabii bilimler) uzak olmayan yer
- Yakınımızda otururlar.
- (sosyoloji) aralarında sıkı ilişki olan arkadaş, akraba ya da dost
- En yakınlarından başlayarak herkese hayatı cehennem ettiği de doğrudur. — M. Mungan
götü yere yakın, ırağı yakın etmek, yakın dost, yakın etmek, yakın gün
yakın
yakın (karşılaştırma daha yakın, üstünlük en yakın)
- andıran, benzeyen, yaklaşan
- Beş dönüme yakın bahçesi bir ormanı andırırdı. — Ö. Seyfettin
- aralarında sıkı ilgi bulunan
- Her birinin muhakkak bir yakın arkadaşı vardır. — E. Şafak
- az bir ara ile ayrılmış olan (yer veya zaman)
- zıt anlamlısı: uzak
- erişmesi, olması zaman bakımından yaklaşmış olan
- {{örnek|dil=tr|Elli yaşında adam, ellisine yakın kadın...|Sâit Fâik Abasıyanık|S. F. Abasıyanık
- küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan
- İklim ile toprağın bereketi ve insanın faaliyeti arasında yakın bir münasebet vardır. — C. Meriç
yakın
yakın
- Abazaca: aргваны (abq) (arg°ānə)
- Almanca: nahe (de)
- Arapça: قَرِيب (ar) (ḳarīb)
- Azerice: yaxın (az)
- Fince: läheinen (fi)
- Fransızca: prochain (fr)
- Gagavuzca: yakın (gag)
- İngilizce: akin (en), closer (en), near (en), proximate (en)
- İspanyolca: cerca (es)
- İsveççe: närstående (sv)
- İtalyanca: vicino (it)
- Karaçay-Balkarca: cuvuk (krc)
- Macarca: rokon (hu)
- Özbekçe: yaqin (uz)
- Rusça: близкий (ru) (blizkiy), ближний (ru) (blijniy)
- Tatarca: menä genä (tt), yaqın (tt)
- Türkçe:
- : Eski Türkçe: tutaşı (otk) (tutaşı), tutşı (otk) (tutşı), yaguk (otk) (yaguk)
- Türkmence: ýakyyn (tk), golaý (tk)
- Türk Dil Kurumuna göre "yakın" maddesi
yakın
- Eski Türkçe jaq (jaq)
- Heceleme: ya‧kın
yakın
- Etymological Dictionaries - Andras Rajki