Onlar hep el eleydi

Hafize Hanım, eli ekmek tutmayan başlayan, çalışkan ve tuttuğunu koparan oğlu Turgut Özal'ı evlendirmeye karar verince, her seferinde 'Anne, şimdi sırası mı' diyen oğluna resti kendi usulüne uygun olarak çekti: 'Oğlum bir ayağım çukurda, artık mürüvvetini görmek istiyorum, yoksa gözlerim açık gidecek'. Malatya'da belediye muhasebecisinin kızı Ayhan İnal'ı gözüne kestiren Hafize Özal'ın isteğini kırmayan Turgut Özal 'peki' dedi ve 1952 yılında evlendi. Ne var ki, bu evlilik ona mutluluk getirmedi. Çünkü ikisi de farklı karakterdeydi. Tüm çabalara rağmen bu evlilik birkaç ay sürdü ve bitti. 1952 yılında evlenen ve boşanan Turgut Özal yine bu yıl içinde elektrik enerjisi ve ekonomi konularında eğitim görmek üzere Amerika'ya gönderildi. İki yıl sonra, yani 1954'te ise Semra Özal ile ikinci evliliğini yaşadı. Nişantaşı Kız Lisesi mezunu olan Semra Yeyinmen ile Turgut Özal'ın yolları Ankara'da kesişti. Turgut Özal, Elektrik İşleri Etüt İdaresi'nde mühendis, Semra Hanım ise daktilo olarak çalışmaktaydı. Semra Hanım'ı görür görmez çok beğendiğini her fırsatta açıklayan Turgut Özal bu konuyu her fırsatta dile getirmesini pek severdi.

'Yıl 1954'tü. Amerika'dan yeni dönmüştüm ve çevreme bakınırken Semra'yı görür görmez beğendim. Ağır başlı, seviyeli, alımlı bir kızdı. Çok ölçülüydü ve hiç yüz vermiyordu. Dikkatini çekmek için akşam çıkışında herkesin gitmesini bekler, daktilosunu bozardım. Ertesi gün de daktilosunun tamiri için seferber olurdum.'

Semra Özal da Ankara'daki o dönemi hiç unutmadı.

'Aslında ben de Turgut'u beğenmiştim ve niyetini de anlamıştım ama anlamazlıktan geliyordum. Çevremde pervane gibi dolanıp duruyordu ama bir türlü açılamıyordu. Ben de bundan büyük bir keyif alıyordum. Daktilomu sürekli bozan kişinin de o olduğunu biliyordum.'





Bundan sonrasında iki gencin arasındaki ilişki hızla gelişti. Artık çok sıkı iki arkadaştılar ve buluşup sinemaya, tiyatroya gidebiliyorlardı. Bir gün, çalıştıkları daireden ortak bir arkadaşları nişanlandı. Turgut Özal, bu nişanın baş konuğuydu ve gelenler arasında Semra Yeyinmen ile Devlet Sanatçısı olan dayısı Mükerrem Berk de vardı. Turgut Özal bütün cesaretini toplayarak onların yanına gidip oturdu. Beş dakika sonra da Semra Hanım'ı dansa kaldırdı. Bu dans her ikisinin hayatında çok büyük bir önem taşıdı. Çünkü Turgut Özal, evlilik teklifini bu dans sırasında yaptı. Turgut Özal bu dansı, evlilik teklifini ve sonrasını anlatmayı pek severdi:

'Dansa hiç itiraz etmeden kalkan Semra Yeyinmen, evlilik teklifini de son derece soğukkanlı karşıladı ama hiç sesini çıkarmadı. 'Sükut ikrardan gelir' dedim ve ertesi gün bir kutu çikolata ile bir şişe likör alıp daireye gittim. Arkadaşlar bu ne dediler, Semra Yeyinmen ile söz kestiğimizi söyledim. O benim bu emrivakiime çok kızdı ama ses çıkarmadı. Ben de iki gün sonra daireden yaşlı bir hanımı dayısı Mükerrem Berk'e gönderdim. Bu hanım benim için Semra Yeyinmen'i Allah'ın emri peygamberin kavli ile istedi.'
31 Mayıs 1953 tarihinde nikah masasına oturdular. Bu evlilik büyük bir mutluluk içinde sürdü. Turgut Özal, önce parti başkanı, sonra Başbakan, ardından Cumhurbaşkanı oldu. Ama her zaman Semra Özal ile el ele yürüdü. Üç çocukları oldu. Onlara Zeynep, Ahmet ve Efe adını verdiler. Semra – Turgut Özal çiftinin beraberliği 17 Nisan 1993 tarihine kadar devam etti. Bu tarihte 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal kalp krizi sonunda hayata veda etti. Semra Özal o günden beri Turgut Özal'ı hep kalbinde yaşattı, yaşatmakta.