web.archive.org

MİLLİYET İNTERNET - TELEVİZYON

Makbule kötü örnekmiş!

Vallahi hiç aklıma gelmezdi. "Avrupa Yakası"nın Makbule'si Türk aile yapısına kötü örnek oluyormuş. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Kurumu'nun dergisinde "Aile Kurumuna Yönelik Güncel Riskler" başlıklı yazıda dizilerimizdeki "kötü örneklerin" aile yapımızı olumsuz etkilediği anlatılıyor, örnekler veriliyor. Bunlardan biri de Makbule... "Makbule, eşi İzzet'ten boşandı, dayısına geldi. Ama orada eski flörtü Burhan Altıntop da kalıyor." Dr. Ünal Şentürk kaleme almış yazıyı.
Sayın Şentürk valla helal olsun, ben atlamışım bunu. Neler neler yapmışlar da haberimiz yok. Yahu Makbule'ye bu gözle bakan varsa ben ne olayım... Millet gülüp geçiyor. Yani şimdi bir garip kadın. Burhan Altıntop ile her tarafı eski flört olsa ne yazar. Ya gerçekten diyecek bir şey bulamadım. Millet bu diziyi izlerken, "Onun flörtü, vay aile yapımıza uygun değil" diye düşünüyorsa gerçekten biz kafayı yemişiz de haberimiz yok! Hocam şeyi atlamışsınız bu arada. "Binbir Gece"de şu "ahlaksız teklif" olayı var. Türkiye'nin gündemini değiştirmişti hatta!

Welcome Afşar
Bütün yaz hemen hemen bütün magazinleri takip etmeye çalıştım. Şu Bodrum'da göğüs ve silikon soslu gösterileri yani! Bir Hülya Avşar haberi yoktu. Ne zaman ki, Türkmax'te programı başlayacak, biri düğmeye basıverdi. Aynen öyle.
Hani derler ya; "Nerede kalmıştık?" Aynen öyle. "Saran ile evleniyor mu?", "Kaya ve çocuklar"... Sanki bu süre zarfında herkesi buz tutmuş, öyle kalmışlar. Hülya Avşar, özlemiştik hoşgeldiniz aramıza. Bu kış sizinle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyacağız. Tabii Helin Avşar haberleri de epey uzak kaldı. Magazinciler mutlaka bir numara bulurlar artık.

Şeker mi Ramazan mı?
"Maraton"da Denizli'nin dili sürçtü; "Kurban Bayramı'nı buradan kutlayalım" dedi. Gülüştüler. Erman Hoca; "Ramazan mı şeker mi?" diye sordu. Şansal Büyüka; "İster Ramazan, ister şeker, bayramınız kutlu olsun" diyerek her zaman olduğu gibi orta yolu buldu. Yahu bunlar konuşulmazdı. Televizyonlar yokken hayat daha güzelmiş.

Felâket tellalları
Bir damla yağmur yağıyor, televizyonlar felâket tellalı. Ne yağmurlar, ne rüzgârlar gördük çocukluğumuzda, ne çok yollar kapandı, kardan okula yürüyerek gittik icabında. Hiç telaş yoktu. Panik yoktu. Ne susuz günler yaşadık İstanbul'da. Bidonla sular taşıdık evlere de kimse barajların boyunu ölçüp "bittik, öldük" demedi. İstanbul o günlerden bugüne geldi nitekim.
Çıkmış muhabir televizyonda, "Alibey Barajı"ndaki su miktarını gösteriyor. İki günde üç günlük su miktarında yağmur yağmış. Ne yağmurlar yağdı da hiç haberimiz olmadı barajlardan. Biz o zamanlar mutluymuşuz.

Muhteşem sorular!
Futbol programlarının ekranda hemen altında bir soru, bir de sms numarası veriliyor. Muhteşem sorular vallahi. "Ve Gool" TV8'de soruyor; "Aragones ikinci Del Bosque mi olacak?". Bu soru için ceplere saldırıp yazan varsa pes yani. Ama birinin lakabının "Yeniköy Kasabı" diğerinin de "Dede" olduğu kesin.
Bir soru da Kanaltürk'te "Telegol"den geldi; "Emre Galatasaraylı mı, Fenerbahçeli mi?"... Hadi, yak bakalım buradan. Görüntüler vardı. Birinde "Ben Galatasaraylıyım" demiş, diğerinde "Fenerbahçeliyim". Bu programda izledim. Emre'nin kendi kafası karışık! Milletin sms'lerine yazık gerçekten!

s.kologlu@milliyet.com.tr