web.archive.org

ZAMAN GAZETESİ

 

Zaman aşımı tartışması bitti, müteahhitler tekrar yargılanacak

Depremzedelerin açtığı davalardan ‘zaman aşımı’ kargaşasından dolayı tek tek beraat eden müteahhitlere yeniden yargı yolu açıldı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999’daki depremlerin ardından zamanaşımı nedeniyle verilen kamu davasının ortadan kaldırılması kararını bozdu.

Genel Kurul, zamanaşımı süresinin başlangıcının depremin meydana geldiği veya ölümün gerçekleştiği tarihten itibaren alınması gerektiğine karar verdi. Karar, sorumlu olan müteahhitlerin zamanaşımı nedeniyle beraatlerine engel olacak ve beraatle sonuçlanmış davaların tekrar açılmasına imkan verecek. Bunun için depremzedelerin tekrar yargıya başvurması yeterli.

İstanbul’da depremzedelerin avukatlığını yapan Kamil Kirman, kararın bütün davaları etkileyeceğini kaydetti. Genel Kurul kararının ‘kanun hükmünde’ olduğunu vurgulayan Avukat Kirman, hüküm verilen davalarda mağdurların Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak bozma talebinde bulunabileceklerini vurguladı. Düzce Depremzede Derneği Başkanı Ayşe Şenol, depremin üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen mağdur olanlar için hukuki yolların açıldığını, davasını takip edemeyenlerin haklarını aramaları için de yeni fırsat doğduğunu ifade etti.

On binlerce insanın hayatını kaybettiği 17 Ağustos Marmara Depremi’nde can ve mal kaybına yol açtıkları gerekçesiyle haklarında dava açılan müteahhitlerin büyük çoğunluğu beraat etti. Adalet Bakanlığı verilerine göre açılan 932 davadan 921’ i müteahhitlerin lehine sonuçlandı. 11 dava ise kapandı. İlk günlerde yakınlarını kaybeden depremzedelerin büyük çoğunluğu davaları takip etmedi. Açılan davaların büyük çoğunluğu suç tarihi binanın yapım tarihi olarak kabul edildiği için ‘zamanaşımı’ nedeniyle beraatle sonuçlandı. Kamu görevlileri hakkında açılan davalarda bazı mahkemeler tarafından depremi müteakip 60 gün içinde açılmadığı gerekçesiyle reddedildi. Ancak Kocaeli’nde açılan bir dava depremzedelere yeniden hak arama yolunu açtı. Kocaeli’nin Karamürsel ilçesinde 2 apartmanın yıkılması sonucu 21 kişinin ölümü üzerine binaların müteahhidi Suphi Atay ve fenni sorumlusu Faik Recai Bayraktar hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 455. maddesine göre dava açıldı. Karamürsel Asliye Ceza Mahkemesi, suçun TCK’nın 455. maddesine değil, 383. maddesine girdiği gerekçesiyle verdiği görevsizlik kararı üzerine yargılamayı Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi yaptı. Bu mahkeme yapı kullanma izin belgesinden binanın 1990 tarihinde tamamlandığını saptadı. Suç tarihi olarak kabul edilen binanın bitim tarihinden iddianamenin düzenlendiği 20 Aralık 1999 tarihine kadar 5 yıldan fazla süre geçtiği için mahkeme davanın zamanaşımına uğradığına işaret ederek, kamu davasını düşürdü. Kararı müdahil vekilleri temyiz etti. Temyiz istemini görüşen Yargıtay 9. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Ancak Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi ilk kararında direndi. Bu karar da müdahil vekillerince temyiz edilince konu Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na geldi. Kurul, yerel mahkemenin direnme kararını oybirliği ile bozdu.

Kurul, zamanaşımı süresinin başlangıcının depremin meydana geldiği, dolayısıyla binanın yıkıldığı tarihin (17 Ağustos 1999) alınması gerektiğini kararlaştırdı. Kurul’un kararı bağlayıcı olduğu için sanıklar Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden yargılanacak. Karar, hüküm verilmiş ve süren davalar için emsal teşkil edecek.

Yargıtay, daha önce depremde yıkılan binaların müteahhitlerine ve diğer sorumlularına karşı TCK’nın 383. maddesinden dava açılabileceğine karar vermişti. Bu madde, tedbirsizlik, dikkatsizlik, sanat veya meslekte tecrübesizlik, nizam, emir ve kaidelere riayetsizlik sonucunda yangına, infilaka, batmaya, deniz kazasına, umumi bir tehlikeye, musibete neden olanların 30 aya kadar hapis cezasına çarptırılmasını öngörüyor. Maddenin ikinci fıkrası, bu fiilden dolayı bir kişinin hayatında tehlike meydana gelirse 6 aydan 5 yıla kadar hapis, ölümle sonuçlanırsa 5 yıldan fazla olmamak üzere ağır hapis cezasına çarptırılmasını düzenliyor. Yasa, 23 Nisan 1999’a kadar işlenen suçları kapsadığı için deprem davaları suç tarihi itibarıyla yasanın dışında kalıyor.

Bu karar, Düzce’de hukuk mücadelesine yılmadan devam eden Mehmet Delibaş’ın davasını da etkileyecek. Delibaş, ikamet ettikleri binada kızının depremde ölmesi üzerine sorumlulular aleyhinde dava açtı. Davanın zamanaşımı nedeniyle aleyhinde sonuçlanması üzerine Delibaş, konuyu Yargıtay’a götürürek davasını yarıda bırakmadı. Bu arada ruhsatsız binaların sorumluları hakkında da mahkemeler hüküm vermekte zorlanıyor. Düzce’de yıkılan Ömür Hastanesi’nde kızını kaybeden Muharrem Kaşlı’nın açtığı dava sürüyor. Kadriye İbil’in eşinin cesedi 38 gün boyunca ruhsatsız bir fırının enkazı altında kaldı. Ancak binanın sahibi de vefat etti. Kamu görevlileri hakkında açılan davalardan ise bir sonuç elde edilmedi. Ek suç duyurusu dahi dikkate alınmadı. Yalova Depremzede Derneği Başkanı Tuncay Aydıniçen, cumhuriyet savcılıklarının yeniden yargılama için sürecin önünü açmasını isteyerek temyiz hakkı için mağdurların müdahil olması gerektiğini dile getirdi. Veli Göçer’in Yalova’daki evlerinde yakınlarını kaybeden ve hukuki mücadele yürüten Mustafa Ergüder, davalarını devam ettirmesinde binaların iskanının alınmamış olmasına bağlıyor. Ergüder, binaların hâlâ yapım aşamasında göründüğü için zamanaşımının söz konusu olmadığını ifade ediyor. Oysa Yargıtay Genel Kurulu’nun verdiği son karar yapı kullanma izin belgesi olan bir bina hakkında verildi. İmar mevzuatı uzmanları, yapı kullanma izin belgesinin, süresi içinde ‘iskan’ yerine geçeceğini ifade ediyor.